Alt İşverenlik Sistemi Kaldırılmalıdır

Son yıllarda ciddi şekilde sosyal hayatın gündemine oturan taşeronluk sisteminin derinlemesine analizlerini gördüğümüz, Cem Hoca’nın son yazısını  paylaşmak istiyoruz. Umarız alt işveren-üst işveren ilişkisinin çapraşık durumunu daha da barizleştirmeye vesile olur.

CEM SOMEL

1970li yıllarda dünyada emekçilerle burjuvalar arasında siyasî dengenin bozulmasıyla 1980li yıllardan itibaren burjuvalar istihdamı esnekleştirmeye girişti.  İstihdamı esnekleştirme yöntemlerinden biri, alt işveren (taşeron firmadan işçi kiralama) sistemidir. Bu sistem 1980lerde icat edilmedi. Yeni değildi. Ta 1919’da Uluslar Arası Çalışma Örgütü (İLO) özel alt işveren şirketlerinin yasaklanması yönünde karar almıştı. 1917’de Rusya’da ihtilâl yeni olmuştu; o yıllarda İLO’nun işçi istismarına karşı hassasiyetinin sebebi belli idi.

Ancak 1980li yıllardan itibaren alt işveren sistemi, burjuvaların bütün dünyada emekçilerin haklarını gaspetme saldırısı çerçevesinde dünyada yayıldı.

Bu sistem sermayedarlara (hem taşeron şirketten işçi kiralayan asıl işverenlere, hem de işçilerini kiraya veren alt işverenlere) sayısız fayda sağlamaktadır. Sistem alt işveren işçilerinin sendikada örgütlenmesini imkânsız hâle getirmektedir, çünkü bu işçiler birçok değişik mahalde birçok asıl işverenin iş yerine dağılmıştır. Sistem iş kazası hâlinde mesuliyeti alt işverenle üst işveren arasında fiilen yok etmektedir.  Asıl işverenler, taşeron işçileri kendi işçilerine ödediğinden daha az ücretle çalıştırabilmektedir. Alt işverende çalışmanın sendikasızlığı ile işsiz kalma korkusu, işçileri her türlü baskı, sömürü ve kötü muameleye karşı korunaksız hâle getirmektedir.

Bir de bazı alt işverenlerin işten çıkarma tehdidiyle yaptığı yolsuzluklar var: işçiye ücretini zamanında ödememe bunlardan biri. Ücreti tam ödememe bunlardan ikincisi. İşçiyi yıl sonunda işten çıkarıp yıl başında yeniden işe alma hilesiyle işçinin kıdem tazminatı hakkını gaspetmek üçüncüsü.

Hükumet burjuva kesimle ve işçi kesimiyle (yani sendikacılarla) görüşerek bir tasarı hazırlamakta. Tasarıda (haberlere göre) “taşeronluk sisteminde en büyük sorunlardan biri olan” işçilerin aylıklarının zamanında ödenmemesi çözülecekmiş. Düzenleme ile işçi ücretlerinin düzenli olarak ödenmesinden üst işveren sorumlu olacakmış. Üst işveren, taşeron işçilerin maaşlarını gerekirse şirketlerin hak edişlerinden keserek doğrudan ödeyecekmiş.

Pekiyi, devlet alt işverenin işçilerin maaşını ödeme kanunî mükellefiyetini yürütemez iken, gerektiğinde asıl işverenin aylıkları ödemesini nasıl sağlayacak? Yaptırımı nedir? Hükumet mesuliyeti ondan ona aktarıyor. Birkaç sene de bunu deneyerek, yeni yolsuzlukları gözleyerek geçecek.

Tasarıda kıdem tazminatı haklarının korunması da düzenleniyor imiş. Kıdem tazminatlarının ödenmesinde de üst işveren sorumlu olacakmış. İşçileri doğrudan sözleşme ile istihdam etmeyen şirketler, nasıl kıdem tazminatından sorumlu tutulur? Böyle bir uygulama olursa, tahminimce asıl işverenler alt işverenden kiralayacakları her işçinin emekli olmasına kaç yıl kaldığını hesaplayıp, emeklenmesi yaklaşanları kiralamak istemeyecektir. Alt işverenler de yaşlanan işçilerini kimseye kiralayamayınca onlarla sözleşmeleri feshedecektir. Zannımca böyle bir uygulama 50li 60lı yaşlarında işçiler arasında işsizlik oranını artıracaktır.

Alt işverenlik sisteminin özü işçileri sömürmek, işçilerin haklarını gaspetmek ve bunun mesuliyetini bir sürü şirket arasında dağıtmak; yolsuzluklardan şikâyetler yükselince mesuliyeti ondan ona dolaştırmaktır. Nitekim basına yansıdığı kadarıyla hükumetin tasarısı da taşeron sistemini değiştirmemekte, sistemin mantığını aynen uygulamaktadır.

Alt işverenlik yönetmeliğinde alt işverenden işçi kiralamayı, işyerinde mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işleri veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerle sınırlandırmaktadır. Yönetmelik bunun dışında amaçlarla alt işverenden işçi çalıştırmayı muvazaa saymaktadır. Yönetmelikte izin verilmeyen amaçlar (1) işyerinde mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt işverene verilmesi, (2) daha önce o işyerinde çalıştırılan kimsenin alt işverenden kiralanması, (3) işçilerin alt işveren tarafından işe alınarak hakları kısıtlanmak suretiyle çalıştırılmaya devam ettirilmesini, (4) kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak amacıyla altı işverenden işçi kiralaması olarak sayılmaktadır. Taşeron sisteminin hakikî amacı bunlar değilse, sistemin sermayedarlara faydası nedir? Bu sistem başka ne için uygulanır?

Sistemin uygulamasına yönelen itirazlardan, eleştirilerden biri, birçok işyerinde mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünün alt işveren işçilerine yaptırıldığıdır.

Alt işveren sistemi, “asıl iş” ile “yardımcı iş ve uzmanlık gerektiren iş” ayırımına dayanmaktadır. Asıl iş nedir? Yardımcı iş nedir? Bir kurumda çalışan insanların faaliyetlerini (eğer o insanlar gerçekten çalışıyor ise) asıl ve yardımcı diye ayırt etmek mümkün müdür? Bu ayırımda maksat, insanların emeğini önemli – önemsiz, asıl – tali, değerli – değersiz şeklinde bir hiyerarşide statülere ayırarak her türlü adaletsiz uygulamaya zemin hazırlamaktır.

Hastahanelerde, okullarda temizlik işleri neden yardımcı iş oluyor? Temizlik yapılmasa hastahaneler, okullar hastalık bulaşma merkezleri hâline gelmez mi?

Genel müdürün işi neden asıl oluyor da makam araba şoförünün işi yardımcı oluyor? Genel müdürler görevleri gerektirdiğinde başka kurumlara makam arabası yerine umumî vasıta ile gidip gelse kurumların hizmetleri yavaşlamaz mı?

Bir kurumda bir hizmet veya mal üretmek için toplu faaliyette bulunan insanların yaptığı işler,asıl –yardımcı diye ayırt edilemez. Ayırt edenler, insanları istismar etmek için ideolojik ve hukukî kılıf uydurmaktadır.

Burjuvaların iktisat kitapları kâr gelirini, girişimcinin risk yüklenmesinin mükâfatı olarak tarif eder. Taşeron işçi kiralayan işverenler, sözleşme ile doğrudan işçi istihdam etmenin riskini üstlenmek istememektedir. Öyleyse kâr, patronların hangi fedakârlığının karşılığı olarak izah edilecektir?

Alt işveren sistemi konusunda bir tek öneri öne sürülebilir: alt işverenlik sistemi yasaklanmalıdır. Her hâlde bu, yurdumuzda halkın iktidarı gerçekleşirse, alacağı ilk tedbirlerden biri olacaktır.

19 Martta memurhaber sitesinde yayımlanan haberde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bir gazetecinin taşeron işçileri ilgilendiren yasa tasarısını sorması üzerine “zor süreç, tarafları olduğu için zor süreç” demiş. Bakan haklı. Bir tarafta sermayedarlar yani sömürücüler. Öteki tarafta işçiler yani sömürülenler. Ne yapsın sayın bakan? Taraf mı tutsun?

Kaynak: http://www.fikirzamani.com/alt-isverenlik-sistemi-kaldirilmalidir/

 

1 Response

  1. Yavuz Soysal dedi ki:

    Cem Hoca sağolsun meseleyi o kadar berrak ve ikna edici anlatıyor ki bu meseleyle ilgili tartışma netleşmiş oluyor.Buna ışık tutmak diyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir