Author: Mehmet Yılmaz

Halatın İki Ucu

Metne soyut kelimesiyle başlamayı düşününce “ıkı ıkı” diye güldüm. Televizyonda soyut kelimesini duyduğumda büyüklerimden biri küfrü yapıştırmıştı. Edepsizlere bakın ki ahlaki olarak işaretlenmiş bir kelimeyi kullanmakla ne mal olduklarını izhar etmişlerdi. Kelimede bir günah...

Uyur İdik Uyardılar!

Soma olayları olduğunda biraz emeklilik tadında yaşamaktaydım. Hayır hasenat işleri, dil öğrenme gibi meşgalelerin arasında kendi ufak, huzurlu ve zibidilikle itham edilmeye meyyal hayatımı kurmuştum. Siyasi tartışmalarda iki tarafa da bok atarak ortamı flulaştırıp...

Fildişi Olmayan Tepeden İzlenimler

Mahalleli bir amcanın refakatinde yıkıntılar üzerinde dolaşıyorum. Güneş batma meylinde. Uzaklarda boğazın görüldüğünü söylüyorlar, boğazı görüyorum. Ayaklarımın altında seccadelerden yüzeye çıkan parçalar var. Kur’anı Kerimlerin yıkıntılar altında kaldığını ve yıkım ekibi çalışırken elektrikler kesik...

Mescid-Dırar

Küçükken Discovery Channel’da Çin Seddi’ni anlatan kısa bir video gösterilir dururdu reklam arasında. Hunların saldırılarından bahseden o an gelince yerli ve milli duygularım kabarırdı. Yabancı filmde İstanbul dendiğini duymuş gibi sevinirdim. Çinlileri yıldıran atalarım...

Ben ve Sen Biz ve Ötekiler

Aristo’nun meşhur beyanı fehvasınca zoon politikon olan bizler daimi olarak kendi gruplarımızı oluşturup başkalarından ayrılıyoruz. Hayatımız biz ve ötekiler arasında kıvrılıp gidiyor. İçimizde bir de kutsal olanla süregiden bir “ben ve sen” ilişkimiz var....