Zulme Karşı Ses Olalım! – 3 Ekim Cuma Hutbesi
Emek ve Adalet Platformu olarak Diyanet’in toplumsal sorunlara ve siyasi meselelere değinmeyen, İslam’ın sermaye lehine ve devlet onaylı yorumunu empoze eden Cuma hutbelerine karşı, her Cuma günü arkadaşlarımızın kaleme aldığı Alternatif Hutbeyi okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.
يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَا لَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولَا (66) وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَا (67) رَبَّنَا آتِهِمْ ضِعْفَيْنِ مِنَ الْعَذَابِ وَالْعَنْهُمْ لَعْنًا كَبِيرًا (68)
“Yüzlerinin ateşte darmadağın olduğu o Gün, “Eyvah” diye feryad ederler, “keşke Allah’a itaat etseydik, keşke Elçi’ye uysaydık!” (66) Ve “Ey Rabbimiz!” diyecekler, “Biz liderlerimize ve ileri gelenlere uyduk, bizi doğru yoldan uzaklaştıranlar onlardır! (67) Ey Rabbimiz! Onlara iki misli azap çektir ve rahmetinden tamamen mahrum bırak!”(68)
Ahzab Suresi 66-68. Ayetler
Ey İman Edenler!
Rabbimiz yukarıdaki ayetlerde Allah’ın davetine karşı gelenlerin karşılacakları elim sonu tasvir etmektedir. Her ne kadar günümüzde bu ayetler sadece Allah’ın davetine karşı gelenlere yönelik olarak anlaşılsa da Kur’an, bu davete icabet edenlere indirilmiştir. Bu sebeple de biz inananlar, Allah’ın davetine karşı gelenlerin bu durumlarından ibret almak ve onlara benzememek ile emrolunduk.
Kardeşlerim!
Neredeyse tüm dünya halkları, inançları ve milliyetleri Gazze’deki zulme dur diyebilmek için bir filoda toplandı. Filistin’de uygulanan soykırıma ve işgale karşı dünyanın her yerinden halklar ayağa kalktı. Ancak ellerinde güç bulunanlar, bizden çaldıkları ile zengin olanlar, sahte seçim sandıkları için Gazze’yi dillerinden düşürmeyenler; dün su bombaları tarafından hedef alınan, üyeleri siyonist işgalciler tarafından kaçırılan Sumud filosuna bir yardımı bile çok gördüler. Vahşetin bu denli açık olduğu bir zamanda bile sözde liderler İsrail’in kaçırdığı gönüllülerin ülkelerine geri dönmesini organize etmekle yetindi.
Kıymetli Müslümanlar!
Gazze’yi, Rojava’yı, Kudüs’ü bir pazarlık maddesi olarak gören iktidarlar; bizleri Rabbimizin davetinden gün be gün uzaklaştırmaktadırlar. Canını, malını, inancını korumaya çalışan halklar her gün direnmenin bir çok farklı şekliyle vatanlarına sahip çıkarken süslü kelimelerin, kendi bekalarının peşine düşmüş, gözlerini koltuk ve iktidar hırsı bürümüş yönetimler “siyaset” adı altında halkların direnişini birer siyasi malzeme olarak görmektedir. Bunun en açık örneği, daha dün hepimizin takip ettiği dünyanın her yerinden gelen Sumud filosu gönüllülerinin Siyonist zulüm karşısında nasıl yalnız bırakıldıklarıdır. Bu tablo göstermektedir ki biz inananların yeri dünyanın özgür insanlarının yanıdır.
Değerli İnananlar!
Ticaret gemileri İsrail ile Mersin arasında işlemekte, Ortadoğuyu ve Türkiye’yi kuşatmış ABD ve NATO üsleri durmaksızın zalimlere bilgi sağlamakta. Halklar emperyalist müdahalelerin altında her gün başka bir kıyım ile karşı karşıya kalmaktadır. Unutmayalım ki biz inananlar için zulüm; ekranlarda izlenen bir video kaydından ibaret değildir. Bizler için zulme karşı durmak, iki yüzlü iktidarların karşısında durmak inancımızın bir gereğidir.
Aziz Müminler!
Zalim sultanların karşısında durmak için sultanların inancına bakmamak gerekmektedir. Nitekim bizler; isimleri, lakapları veya soyu ile övünenlerin safında değil, Allah’ın emanetini yeryüzünde yaymaya çalışanların safındayız. İsmi, cismi ve boş sözleri ile zulme engel olmayan herkese karşı Hz. Hüseyin örneği ile ayağa kalkmalıyız. Nasıl ki Sumud filosu bir ve kardeşçe zulme engel olmaya gitmiş ise, bizler de bu zulme sessiz kalanlara karşı bir ve kardeşçe harekete geçmeliyiz.
Hutbemizi Peygamberimizin şu kutlu sözleri ile bitiriyoruz;
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.”
(Müslim, Îmân 78. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17)