Category: Not düştüklerimiz
28 Şubat’ın yıl dönümü vesilesiyle Özgür Yazarlar Birliği’nin düzenlemiş olduğu panelde yaptığım konuşmanın bir miktar revize edilerek yazıya dönüştürülmüş halidir. *** Bu tartışmayı düzenleyerek belirli bir hafızayı ve mirası tartışmaya açan, ama daha önemlisi...
Bu yazının birinci bölümünü okumak için tıklayınız. Nefret ve Hasedin Belirişi Yazının bu noktasında elimizde kalan aydın figürünün özellikleri artık şöyle belirmektedir: öncülük rolünden vazgeçmiş, karizmanın büyüsüne şahit olmuş, toplumsal beklentilerin yığıldığı siyasi merkezin...
Sevgili Cem Karaca’dan şu şarkıyı dinleyerek okumanız tavsiye edilir -eğer okumak isterseniz: “İşte geldik gidiyoruz Bilinmez bir diyara Eskiden karpuz idik şimdi döndük biz hıyara” (Ontik sorgudan umarsız hicve ansızın sıçrayana hayranlığın muhabbetiyle..) ...
Giriş Türkiye’de İslamcılığın kökenleri hakkında çok çeşitli fikirler ve tartışmalar vardır. Ancak kabul gören ortak bir gerçek Türkiye’de İslamcılığın 1908 sonrası yükselişe geçerek en parlak yıllarını yaşadığıdır. O dönemin fikri merkezi Sırat-ı Müstakim dergisi...
Siyasetin toplumsallaşması sorunu ve bu toplumsallaşmanın muhalif bir damarla daha iyi bir dünya meydana getirme arayışıyla yapılması meselesi, hayata dair kaygıları olan hemen hepimizin aklında bir yerlerde dolaşıyor. Yaşana gelen onlarca soruna rağmen arayışından...
Sevgili Müslüm Baba, En içten dileklerimle selamlar, saygılar diyerek başlamak istiyorum. Ayrıca bu arada sana “Baba” demenin mesafe koyan bir şey olduğunu düşündüğümden dolayı “Abi” diyerek hitap etmek istiyorum. Elbette kızmazsın hatta duysan daha çok hoşuna...
Giriş Son yüzyıllık dünya tarihi bize göstermiştir ki tarih artık ekonomi tarihidir. Dünya genelinde neredeyse her politikayı şekillendiren, insanların yaşamlarına yön veren bir olguya dönüşmüştür ekonomi. Kapitalist doktrinin çeşitli varyantlarıyla dünya üzerinde çeşitli uygulama...
Her maden kazasından sonra siyasetçilerin, sorumluların, işverenin muhakkak söylediği bir kelime vardır, “Kader!”. Yaşanan ölümlerin“kaza” olarak adlandırılması kadar, vakanın “kader” kavramıyla da açıklanması, sekülerlik iddiasındaki siyasal ve iktisadi bir rejim açısından manidar olsa gerek....
İlk bakışta böylesi bir başlık bir kafa karışıklığı gibi görünebilir. Ya da çoğu kişinin kafasını karıştırmış da olabilir. Marx’ı iyi okuyanlar, onun ne kadar az özgürlük[1] kavramını kullandığını ve neredeyse emek ve özgürlük kavramlarını...
Dokuz yaşındaydım. Annemin elini sımsıkı tutmuş Beyazıt’tan Aksaray’a doğru akan binlerce başörtülü ablanın arasında düşe kalka ilerlemeye çalışırken, Laleli’de Edebiyat Fakültesi’nin avlusundaki devrimci ağabeylerin, ablaların su sloganı hala kulaklarımda çınlar: ‘Zulme karşı omuz omuza!’ Aradan beş...