Egemenlere Yönelmeyen Her Öfke Eksiktir
Kadınların değersizleştirildiği, kız çocuklarının eşit bir gelecek hakkının tartışma konusu edildiği, erkek şiddetinin ve istismarının kutsal metinlerin ardına saklanarak meşrulaştırıldığı hiçbir söz kabul edilemez.
Bugün, İslam adına konuştuğunu iddia eden Nureddin Yıldız gibi erkek din adamlarının ağzından dökülen söylemler ne adaletin ne de insan onurunun dilidir; yalnızca eril tahakkümün güçlenmesine ve eşitsizliğin derinleşmesine sebep olmaktadır. Tarih boyunca birçok müslümanın dini Allah adına istismarın ve sömürünün aparatı haline getiren idarecilere baş kaldırdığı gibi bugün de mesele İslam ile diğerleri arasına sıkışmış değil, dini tahakküme indirenlerle diğerleri arasında cereyan etmektedir.
Ezilen halkların çıkarlarını savunan her söz üniversite kampüslerinden canhıraş kovulurken, ayrımcılığı ve istismarı meşrulaştıran sözlerin akademik ortamlarda yer bulması fikir özgürlüğüyle açıklanamaz. Bu durum, eşitlik arayışının karşısına dikilmiş organize bir sessizlik düzeninin işaretidir. Oysa susması gereken kadınlar, LGBTİ+’lar, ezilenler değil; hakikati tekelinde varsayan sözde kanaat önderleridir. Eril tahakkümün meşrulaştırılmasına karşı sesini yükselten Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelen baskı da bu düzenin bir parçasıdır.
Aynı zamanda bu tartışma; kimliklerin değerlerine indirgenemez. Kültürel ayrımları besleyen siyasetlerden uzağız. Asıl tartışma, tahakküm ilişkileri ile verilmelidir. İslâmî kavramları faşizmle eşlemek kitlelerle kavga etmeyi peşinde getirmekte ve tahakküm ilişkilerinin üstünü örten kültür savaşını beslemektedir. Egemenlere yönelmeyen her öfke eksiktir.
Biz, Emek ve Adalet Platformu olarak, erkek egemen sistemin kampüslerimizdeki tahakkümünü tanımıyoruz. Bu kapitalist ve patriyarkal düzene karşı, tüm ezilen dostlarımızı aynı safta savaşmaya çağırıyoruz.