Örgüt-Hareket İlişkisi

Egemenlerin hakimiyetine son vererek mevcut düzeni ekonomik, siyasal ve kültürel temelde köklü bir biçimde dönüştürme amacıyla hareket eden devrimci bir örgütün, bu yönde bir ideoloji ve program birliğine, dolayısıyla yüksek düzeyde bir siyasi ortaklığa sahip olması gerekir. Ancak böyle bir hareket sosyo-politik alandaki gücünü yanlızca kendi örgütsel varlığıyla alakalı gördüğü ölçüde etkisini ve yaratıcı potansiyelini yitirme riskiyle karşı karşıyadır. Bu sebeple örgüt, yalnızca kendi ideolojik birliğini ve hattını inşa etmekle yetinemez; aynı zamanda toplumsal hareketlerle çok yönlü, dinamik ve devamlı ilişkiler kurmak zorundadır. Devrimcilik, toplumsal mücadelelere belli bir mesafeden hükmetmeye çalışmak değil, mevcut mücadelelerle etkileşime girebilmek, onun içinde çoğalmak ve onu dönüştürme kudretini taşıyabilmektir. Toplumsal bir meşruiyeti ve kapsayıcılığı olan hareketler yaratmak ya da mevcut hareketlere nüfuz edip onlarla birlikte dönüşmek devrimciler için temel bir görev olmalıdır. Yeni taleplerin doğuşuna eşlik etmek, hareketin yarattığı politik imkanları stratejik bir akılla büyütmek, mücadeleyi diri ve yaratıcı kılan temel yetenektir. Zira dönüşüm enerjisini diri tutan, geniş hareketlerin zaman zaman yükselip alçalan dalgalı ritmiyle kurulan canlı, karşılıklı bir akışta saklıdır. Hareketlerin dinamizmi, kitlesel rahatsızlıkların siyasi taleplere dönüşmesindeki enerjiyi temin eder; örgüt ise bu talepleri ideolojik bir derinlik ve süreklilik içinde anlamlandırır ve devrimci ajandaya dahil eder. O halde ne yanlızca taleplere sıkışan ideolojisiz bir hareket, ne de kendi mitini üreten bir örgüt; ancak ve ancak bu ikisi arasındaki canlı ve yaratıcı alışveriş, toplumsal dönüşümün gerçek anahtarı olabilir. 

Öyleyse EAP, bu etkileşim boyunca ideolojik yoğunluğu yüksek örgütlü yapının/yapıların söylemsel dominasyonunu değil, bu yapıların kitlenin rızasını üretme kapasitesini önemser. Zira toplumsal hareketler veya genişletilmiş mücadele pratikleri doğru stratejik temellerde talepler üretebildikçe mevcut siyasi hegemonyanın bozulmasını ve devrimci dönüşümün önünün açılmasını sağlarlar. Bu sebeple EAP toplumsal hareketlerin somut kazanımlara dair çalışmalarını büyütmeye; hareketlerin parçası veya öncüsü olan kişileri ise düzenin köklü değişimini hedefleyen bir siyasi ajandaya kazandırmaya odaklanır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir