Murat Ülker’in Cevabına Cevaben

Sayın Murat Ülker,

Evvela nazik cevabınız için teşekkür ederim. Beklediğim bir şey değildi, ilginç oldu.

Cevabınıza cevaben ben de bir şeyler yazayım.

“Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz” dinimizin genel kaideleriyle çok örtüştüğünü düşündüğüm bir atasözü. Kainatın tabiatı gereği her kaidenin istisnası olur ancak bu, kaideye halel getirmez.

Ecir, işçi kavramına denk gelen bir fıkıh terimidir, yaygın bir şekilde kullanılır ve hiçbir olumsuz anlamı yoktur. İslam’da emek/işçi konusuyla pek ilgilenemediğiniz anlaşılıyor. Said-i Nursi kapitalist/modern dönemi isimlendirirken nefis bir ifadeyle “ecir devri” der örneğin. Bu konuda okumak isterseniz memnuniyetle önerilerde bulunabilirim. Sitemizdeki “İslam İktisadı” sekmesi de fena değildir. İslam’ın emek meselesine dair “işçinin hakkını alınteri kurumadan ödeyiniz” düsturunun ötesinde epeyce bir sözü var.

Ücretler “endüstriyel ilişkiler sistemi içinde müzakere ve mutabakatlar sonucu belirlenir” demişsiniz ya… Günümüz koşullarında bu müzakere tarafların eşit olduğu bir ortamda gerçekleşmiyor. Dinimiz ise defaatle sözleşmelerde güçsüz tarafın istismarını yasaklıyor; tarafların mekanik rızasının ilişkiyi helal kılmaya kendi başına yetmeyeceğini belirtiyor. İlgileneceğinizi düşünerek ileride yayınlamayı düşündüğüm bir kitap çalışmasından ilgili bölümü aşağıya yapıştırıyorum.

Ne sizin ne de bir başkasının inancını ölçme hadsizliğine girmem. Yazımın hiçbir yerinde dindarlığınızı sorgulamadım. Hangi ifadeden bu kanaate vardınız gerçekten anlayamadım. Yazım sizin sermayedar kimliğinize, daha doğrusu bunun, yazma sebebim olan Radikal gazetesi “haber”indeki sunulma biçimine dairdi.

Birbirimizin yapıp ettiklerinde bir sorun olduğunu görürsek bunu ister istemez dini ilkelere referansla eleştiririz. Bu tür bir eleştiriyi, alınganlık yaparak iman ölçerciliğe ya da tekfirciliğe maruz kalma gibi algılarsak giderek istişare edemez hale geliriz. Ya da “yanlış anlama olmasın” diye eleştirimizi sadece seküler referanslara dayanarak yapmaya çalışırız. İkisi de pek sağlıklı değil.

İşçilerle yaptığınız toplantıda söyledikleriniz benim meselem değil. Ne söylediğinizi bilme imkânına sahip değilim. Yazıda ifade ettiklerim Radikal haberindeki hikayeleştirmeye dairdi.

Cevabınızda yazımın temel iki meselesine dair bir şey söylememişsiniz.

Ana mesele Radikal’deki haberin çok saçma sapan olduğu idi. Bu konuda bir şey söylemenizi beklerdim.

İkinci mesele ise malum: Fabrikanızın kapısında an itibariyle 25 gündür direnerek bir şey söyleyen, işten attığınız sekiz güzel adama ve onların iddialarına dair söyleyecek hiç bir şeyiniz yok mu gerçekten? Olsaydı ne iyi olurdu.

Zannedersem kültürel sermaye yönünden beni kendinize biraz daha yakın gördüğünüz için olacak – beni muhatap kabul etmek yerine, onları muhatap almış olmanızı dilerdim.

Keşke Müslümanlar olarak -Batı’nın birebir kopyası- sınıflara ayrışmış olmasaydık işte. Keşke…

Selametle, Alp Çıracı

***

1 Response

  1. Ragıp yuksel dedi ki:

    Bm ragıp yüksel sizin
    Istanbul esenyurt da bulunan hadmkoy de bulunan kek atlas Ülker de engelli kadro sunda ise başladım ve beni haksız yere isden cikarit dilar müdürler ve vardı amiri tehtidler soruyorum size hesap vern bukadar haksahibisn engelli hakkı yemeye utanmiyorsn şöyle

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir