Feminist Mücadele
Emek ve Adalet Platformu yeryüzündeki eşitsizliklerin tek bir zulüm sistemine indirgenebileceği varsayımını reddeder. Bunun yerine, dünyanın dört bir yanını saran zulmün, birbiriyle bazen kesişen bazense ayrışan iki büyük tarihsel sistem tarafından üretildiğini kabul eder. Bu iki sistem ataerki ve kapitalizmdir.
Kapitalizm bugün sadece ekonomik araçlarla değil, aynı zamanda çeşitli ekonomi dışı tahakküm araçlarıyla da varlığını sağlıyor ve sağlamlaştırıyor. Aynı durum ataerki için de tastamam geçerlidir. Kadın bedenini ve emeğini her gün binbir türlü araçla sömüren ataerki ve kapitalizm iç içe geçmiş iki farklı sömürü düzenidir. Ataerki ve kapitalizm el birliğiyle kadınlar üzerinde sözde ahlakı, dini, aileyi, ekonomik çıkmazları, atanmış cinsiyet temelli farklılıkları, toplumsal normları baskı aracı olarak kullanarak çürümüş düzenlerini devam ettirir. Ancak, ataerkinin de kapitalizmle benzer şekilde sınıfsal ayrımlarda köklendiğini ve bu iki düzenin çoğu zaman birbirini pekiştirdiğini kabul etsek de, zaman zaman aralarında çelişen noktaların ortaya çıkabileceğini de gözden kaçırmamak gerekir. Kapitalizm kendi çıkarları adına, belirli reformlarla kadınlara dönük sembolik hak ve özgürlüklerin sağlanmasına sebep olmuştur. Kadın özgürleşmesine dair kapitalist düzenin sağladığı bu reformlar, tabii ki minnet duyulacak yahut yeterli görülecek değişimler değildir.
Ataerkinin bugün bize sunduğu düzen, sosyoekonomik koşullar ve eşitsizliklerin de katkısıyla kadınların pek çok alanda erkeklerle eşitler arası bir ilişki kuramamasına; inanca, politikaya, toplumsal herhangi bir alana layık görülmemesine sebep oluyor. Bu alanların her biri, kadınlar üzerindeki eril tahakkümü pekiştirmek amacıyla araçsallaştırılıyor. Kadınlar, sınıfsal konum fark etmeksizin her erkek tarafından baskıya ve şiddete maruz kalıyorlar.
Kadınlar işçi sınıfının bir parçası olmak için dahi mücadele vermek zorundadırlar. Feminist mücadeleyi kuşanan kadınlar, feminizmi bir burjuva ideolojisi olarak gören, veya cinsiyet temelli eşitsizliğin varlığını reddedenler tarafından sınıf mücadelesini bölmekle itham ediliyorlar. Oysa günümüz kapitalizminde dahi sadece belirli alan ve iş kollarında çalışabilen, çok daha düşük ücret ve hakla üretime dahil olabilen kadınlar, her alanda olduğu gibi çalıştıkları iş yerlerinde de cinsiyet temelli ayrımcılık ve fiziksel/psikolojik/cinsel şiddetle karşı karşıya kalıyorlar. Öte yandan ev içi emek her koşulda karşılıksız kalmaya devam ediyor ve görünmez kılınıyor. Dolayısıyla mücadele sadece sınıf ekseninde kaldığında bütünlüklü bir devrim ve dönüşüm mümkün değildir. Mevcut koşullarda sınıf mücadelesini bölen, kapitalizmin içindeki ataerkiyi görmezden gelenler, farklı ezen-ezilen ilişkilerini bir arada düşünmeyi reddedenlerdir.
Tüm bunların sonucunda, Emek ve Adalet Platformu, bütünlüklü bir dönüşümün/devrimin reçetesini ancak sınıf mücadelesinin ataerkiye karşı mücadeleyle birleştiği noktada, sosyalist-feminist bir siyaset ve ufukta görmektedir. Kadın mücadelesinin kapitalizm tarafından bir pazarlama aracına dönüştürülmeye çalışılmasına karşı, kapitalizmin ve ataerkinin karşısında kesişimsel mücadeleyi önceleyerek ve örgütleyerek sınıfın ayrıştırılamaz bir parçası olan kadınların kurtuluş mücadelesiyle sınıf mücadelesinin birlikte yürütülmesi gerektiğini savunur.