Emek ve Adalet Platformu İlkeleri

Birleştirir

Platformun amacı, her türlü haksızlık ve zulme karşı verilen toplumsal adalet mücadelelerine katkı sunmak ve bu mücadelelere omuz veren farklı kişi, grup ve kurumlar arasındaki düşünsel ve eylemsel temassızlığı kırmaktır. İsterse tek bir kişi tarafından dile getirilsin, en ufak adalet çağrısından dahi haberdar olmak, onunla buluşmak ve temas etmek azmindedir. Platform özgünlüğünü, bu aktörlerin birlikte hareket etmesine müsait bir söylem ve eylem zemini kurmakta arar. Farklı inanç ve felsefelerden gelseler dahi sosyal adaletin teşekkülünü sağlayacak değerlere ve belli bir mücadele ahlakına sahip kişiler arasında ayrım gözetmez.  Toplumsal adaletçi söylem ve siyaset arayışında, ülkemizdeki çift kutuplu siyaseti aşmayı, Türkiye halklarının tamamına konuşmayı amaç edinir.

Adaletten yanadır

Adalet, hakkın sahibine teslim edilmesidir. Bu da mazluma merhametle, zalime izzetle yaklaşmayı gerektirir. Biz adaleti muktedirlerin merhametine terk etmiyoruz. Onun ancak mazlum ve mustazafların mücadelesiyle yerini bulacağına inanıyoruz. Hepimiz hesap vermekle ve hesap sormakla mükellefiz. Zulmün ve adaletsizliğin ancak taban mücadelelerinin, stratejik ve bütünü gören bir perspektifle buluşmasıyla yıkılacağına inanıyoruz.

Emekçilerin nizamından yanadır

Günümüzün dünyasında sermayenin emek üzerindeki tahakkümü asli bir zulümdür. Onurlu insanlar olarak yaşayabilmek için hepimizin emeğimizin hakkını almamız gerekir. İşsiz kalma korkusu, çalışma saatlerinin uzunluğu, işyerlerinde maruz kaldığımız baskı ve denetim, gelir adaletsizliği, sosyal ihtiyaçların karşılanamaması, birçok işyerinde can güvenliğinin olmayışı gibi sorunların ortadan kalkması, emek alanındaki adalet ile ilgilidir. Çalışma hayatındaki bu adaletsizlik ve sömürü sebebiyle dünya üzerinde küçük bir azınlık karunlaşır. Sürekli artan muazzam büyük bir sermayeye hakim olur. Platform gerek ekonomi gerekse siyaset üzerinde bunca büyük güce sahip bir azınlığın dünya iktidarına karşıdır. Dünyadaki pek çok zulmün ve sorunun bu iktidar yapısıyla alakalı olduğu kanaatindedir. Bu yapının değişmesi için emekçilerin özgüven kazanması, teşkilatlanması, haklarını savunup geliştirmesi gereklidir. Bu süreçte emekçiler tüm topluma örnek olacak daha yüksek bir ahlakı geliştirip, daha özgür ve daha adil üretim biçimlerinin örneklerini inşa edebilirlerse “bu düzen” değişebilir. Platform bu ihtimalin, bu umudun peşindedir.

Mazluma kimlik sormaz

Platform, sömürü ve tahakküm ilişkilerinin sadece toplumsal zenginliğin üretimi ve bölüşümü ile sınırlı olmadığının, ırk, mezhep, cinsiyet vb. eşitsizlikleri ve ekolojik felaketler ile yeniden üretildiğinin farkındadır. Etnik ve cinsiyet temelli ayrımcılık ve adaletsizliklerin emek meselesi ile iç içe geçip birbirlerini kopmaz şekilde değiştirip dönüştürdüğünün bilincindedir. Kapitalizm karşıtı mücadelesini bu farkındalıkla yürütürken kimlik mücadelelerinin kendine özgü neden ve dinamiklerini asla ikincilleştirmez ve ihmal etmez. Enerjisini; elinin erdiği, faillerine erişebildiğince bu ve benzeri meselelere yöneltir, ses ve omuz verir. Mücadele alanında hiyerarşi gütmez, yan yana yürütmeyi tercih eder.

Önce refikini gözetir

Platform dünyadaki adaletsizliklerin hiçbirine kayıtsız kalamaz. Bununla beraber hepsine birden yetişemeyeceğinin farkındadır. Zulme ve zalimlere karşı mücadelesini, pratik olarak en yakınındakinden, mahallesinden, komşusundan başlatma eğilimindedir. Bir meseleye müdahil olamadıysa, bu ilgisizliğinden değil enerji ve imkanlarını tasarruflu kullanmasından kaynaklanır. Platform toplumsal sorunların çözümüne katkı sunmak, istişare ve işbirliği yapmak için bu sorunların öznelerini muhatap alır. Mesele emekse muhatap emekçiler; patriarkaysa kadınlar; Kürt meselesiyse Kürtler; Alevilikse Alevilerdir… Toplumsal mücadelede temsiliyete değil doğrudan katılıma, vekalete değil failiyete itibar eder. Omuzdaşlık ettiği kişi ve kurumların mücadele ahlakına hassasiyet göstermesine önem verir.

Mazlumların kurtuluşu için onlarla birlikte çabalar 

Platform mazlumların karşısında tevazuyu esas alır. Kendini öğreten ve emreden olarak değil, öğrenen ve eyleyen olarak görür. Hakkı yenmiş olan ve hakkını almak için mücadele verenler için imkanlarını seferber eder. Mücadeleden öğrenir. Bu ilişkileri kalıcı dostluklara çevirmeye çalışır.

Yerelcidir

Türkiye’de mevcut toplumsal mücadele dil ve birikimini, bu toprakların kadim dil ve birikimine tercüme etmeyi, coğrafyamızın tarihsel ve toplumsal deneyimlerini bugünün toplumsal mücadelesine taşımayı esas alır. Evrenselci çözümlerin hegemonyasına karşılık, coğrafyanın değer ve dinamiklerine önem verir. Yerele ve yerliciliğe dair vurgusunu, ırkçılık ve faşizme karşı mutlak tavrıyla dengeler.

Seçkinciliğe karşıdır

Platform politik ve entelektüel seçkinciliğe karşıdır. Tek yanlı, yukarıdan aşağıya propaganda, aydınlatma, bilinçlendirme anlayışına karşı; halk kesimleriyle ilişki ve eylem içinde şekil alacak bir stratejiyi benimser. Bugünün dünyasının eleştirisi ve adil bir dünya kurma çabası, ancak salt okuryazarların uğraşı olmaktan çıkıp geniş kesimlere mâl olduğunda gerçek ve dönüştürücü bir güç haline gelir.

Gelenek karşısında “kadirşinas itaatsizlik”

Platform geleneği toptan silip “yepyeni bir sayfa” açma kolaycılığından uzak durur. Geleneği, geçmişin zulümlerinin, yenilgilerinin ve teslimiyetlerinin izlerini taşıyan, insanların bilinçlerini şekillendiren, muhafazakar bir mirastan ibaret görmez. Toplumun kendi sürekliliğini sağladığı canlı, dinamik ve zulümlere karşı mücadele mirasını sakladığı bir hafıza olarak okur. Güçlü bir mücadelenin ancak gelenekle ve yerel dinamiklerle sahih bir bağlantı kurulduğu takdirde inşa edilebileceğine inanır. Bu bağlantının da gelenek ve yerel dinamikle gerçekleşecek muhasebeler sonucunda ortaya çıkacağına inanır.

Dikey değil yatay çalışır

Platform, iç işleyişi, yakın çevresi ile ilişkileri ve farklı kurumlarla diyalogunda istişareyi temel alır ve hiyerarşik bir zeminden kaçınır. Ortak olmak isteyen herkese açıktır ve ortak bir söz üretmeye çalışır. Her sözün eleştiri alma imkanı ve herkesin eleştiri yapma hakkı korunur. Herkesi güç ve zamanı ölçüsünde sorumluluk almaya çağırır. Cemaatin dikey değil yatay, piramit değil halka şeklinde olduğuna inanır.

Eyleminde sahiciliğe önem verir

Platform her eylemin kendi formunu getirmesini, kendi rengini taşımasını ister. Eylemi katılımcıların müdahiliyetlerine açık kılarak beraber şekillendirmeyi, onun toplumsal alana yayılabilecek karakterde olmasını önemser ve ortaya çıkan eyleyişlerin artık herkese ait olduğunu düşünür. Bir eylemin içeriği, nihai düzeyde katılımcılar ve şahitlerin algılarını dönüştürmeyi ve tavır almalarını sağlamalıdır. Kendi başına eylem yapmaktansa, mağdurların sesine alan açarak, onlarla beraber eylemek tercih edilmelidir. Kapalı salon toplantılarının temsiliyetinden ziyade sokağın ve kitlelerin doğrudan söz ve ameline inanır.

Ahlaki dönüşümü esas alır

Platform mücadelenin dönüştürücülüğüne inanır. Hak ve adalet mücadelesini salt belirli hakların kazanımından ibaret görmeyerek, mücadele vesilesiyle başka haksızlıkları da görüp bunlara karşı tetikte olma bilincini kuşandırma idealindedir. Hak ve adalet mücadelesinin yeni bir ahlaki-politik toplum oluşturulmasında kilit rolü olduğuna inanır. Hakikatin yegane sahibi, hür ve adil bir dünyaya giden tek yolun kendisi olmadığının idrakindedir.

Yolda iken…

Bu metin eksikleri olan, eleştirilmesi, geliştirilmesi öngörülen bir yolda oluş metnidir. Bugüne kadar edinilen tecrübeleri yansıtmaktadır. Zaman ilerleyip tecrübeler arttıkça, bu ilkeler de gelişip değişebilir.

İlkeler metninin önceki hallerine ulaşmak için linkler: İlkeler Metni – İlk Versiyon ve İlkeler Metni – İkinci Versiyon.