Keser Döner Sap Döner

Bugün 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”.  Pek çoğumuzun böyle bir günün varlığından haberi yoktur belki. Ben de bu “manalı günler” olayını pek sevmem, mücadele anlamı taşımadığını düşünürüm. İstisnalar elbette var.  25 Kasım günü bu istisnalardan değil aslında, malum, memlekette kadına yönelik şiddetle mücadele edilen bir hava estirmiyor pek. Ben de kendimce bu hafif esintili havaya bir katkı sunmak ve bir kadın taciz veya dayaktan bahsettiğinde genelde erkekler tarafından söylenen klişeleri sıralamak istedim.  Benim aklıma aşağıdakiler geldi ama daha niceleri vardır eminim. Sizin de aklınıza gelirse yazıya yorum olarak ekleyin derim.  Bakarsınız bir süre sonra bu klişeleri duymaz oluruz. Hiç yoktan iyidir.

1)Taciz konusu açıldığında “erkekler de tacize uğruyor diyerek hemen bir taciz hikâyesi anlatmaya başlamak” ilk klişemiz olsun.  Kesin belediye otobüsünde başına bir şeyler gelmiştir. Kadın ona dik dik bakmış ve hatta rahatsız edici boyutta yaklaşmıştır.  Genelde bu tarz hikâyeler gülerek ve eğlenerek anlatılır. Hatta egosu okşanan bir erkek sırıtışıyla anlatılan bu hikâyeler mevzuyu alıp bambaşka mecralara sürükler.  Hadi diyelim ki erkek de gerçekten tacize uğradı, kadınlara sokakları dar eden bu korku ile erkeğin başına gelen ve genelde hafif bir gülümseme ile anlatılan bu hikâyeler pek de aynı etkiyi yaratmıyor. Tacizin sistematik boyutu, ataerkillik vb. tartışmalar ise bu sığlık içerisinde yitip giden ve tartışılmayan önemsiz konular oluveriyor.

2)İkinci klişemiz ise “erkekler de karılarından dayak yiyor” klişesi. Bu hikâye muhakkak okunan bir gazete haberi veya “geçenlerde bir arkadaş anlattı” türünden bir destekleyici ile güçlendirilir.  Eğer bu hikâyeye “yok abi kadın erkeği nasıl dövsün” türünden bir karşılık verirseniz, kadına yönelik şiddet ve dayak mevzusu da derin bir goygoyun dehlizlerinde kaybolup gider.

3)Diğer bir klişemiz de “ben kadına hayatta el kaldırmam ama kadınlar da bazen hak ediyor” önermesi. Erkek genelde kadını dövdüğünü açıkça söylemez, söyleyenler de mutlaka kendilerini haklı çıkarmaya çalışır. Bunun için en sık kullanılan bahane de kadınların ne kadar dırdırcı olduğudur. Bu klişenin diğer bir önemli özelliği de kadınlar tarafından da sıklıkla söyleniyor olması. Bir bakmışsınız bu tartışmanın ana ekseni kadınların dırdırcı olup olmadıkları üzerine dönüp duruyor.  Çenesi ile kocasını yıldıran tanıdıklar üzerinden muhabbet ile geyiğin dibi bulunur.  Kadın dırdırcı olsa da neden dayak yemek zorunda olduğu sorusu ise havada asılı kalır. Yani velev ki dırdırcı olsun.

4)Başka bir klişe ise biraz daha can acıtan, insanı çileden çıkaran türden. Bir erkek tarafından öldürülen bir kadının “ölümü hakkettiğine dair işaretler aramak”. Bu klişe çok aleni yapılamaz.  Çünkü çok şükür ki hala ölenin arkasından biraz utanarak konuşuyoruz. Açıkça olmasa da -hatta belki çok da farkında olmadan- “kadın ne yapmış” türünden dedektiflik soruları sorulur. Hele bir de kadının toplumun genel ahlakına mugayir bir davranışı keşfedilirse inceden bir “hak etmiş” iç çekişi yükselir semaya. Ne acı değil mi; buna devam etmeyelim.

5)Taciz olaylarında yaşanan diğer bir tipik klişe ise “dişi köpek kuyruk sallamasa” diyalektiğidir. Bu önerme de epey içselleşmiştir. Öyle ki tacize uğrayan pek çok kadın önce kendinden şüphe eder. Üstüne başına bakar, kendine çeki düzen vermeye çalışır. Hatta kadının kıyafeti biraz açık bir kıyafet ise erkek genelde bu durumu muhakkak kendi lehine çevirerek etrafından destek alır. Eğer olay uzayacak olursa bir bakmışsınız kadın zalim erkek ise mağdur durumundadır. “Zalimsin dedim,  zalim olmak ister misin dedim”

6)Yine taciz vakalarında yaşanan bir diğer klişe ile karşınızdayız. “Canım o kadınlar da öyle bir giyinip süslenip püsleniyorlar ki bu erkeğe zulümdür.”  Bu oldukça zor ve meşakkatli bir tartışmaya kapı aralar. Genelde karşı tarafta yer alan kadın, gayet mutaassıp giyinmesine rağmen de kadınların tacize uğradığına dair örnekler vermeye çalışır. Diğer taraf ise erkek egemen zihniyetin arkasında olduğunu bilir ve bu konfor ile haklılığına haklılık katar.  Ve konu kesinlikle “aslında kadınların da kendisine bakılmasından ve ilgiden hoşlandığına” gelir dayanır. Sanki konu buymuş gibi mesele bu minvalde döner, döner, döner. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.

Yazdıkça listeyi uzatabileceğimi fark ettim ama sanırım bu kadar yeter. Bu klişelere cevap yetiştirmeye çalışmak ömrümüzü yedi bitirdi. Bir türlü meselenin aslını tartışmaya gelemedik a dostlar. Burada kalkıp taciz, tecavüz, dayak ve cinayet olaylarının nedenlerini çözümleyecek değilim, aklım da gücüm de yetmez. Ama 25 Kasım madem Kadına Şiddete Karşı Mücadele Günü’ymüş, ben de klişeleri açığa çıkarıp tabiri caizse itibarsızlaştırıp bu yola bir taş koymuş olayım.  Cümlelerimi bitirirken sizleri eşsiz bir erkek klişesi ile baş başa bırakıyorum: “Aslında kadınlar erkekleri parmaklarında oynatıyor, yani dünyayı kadınlar yönetiyor.”

Şen kahkahalar…

295604_10151369263924037_1187879826_n

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir