Komiser Cemil

1 Response

  1. Mevdudi’nin rabbani yürüyüş kavramından mülhem hep hikayelerini dinleyip, ne zaman bunun bir benzeri bizim başımızdan geçecek diye düşündüğüm pek çok şey vardır. Bu hikayelerden biri de İran İslam İnkılabı sırasında şahın ordusunun belli bir eşikten sonra saf değiştirerek ezilen halkın yanına geçmesiydi.

    Tabi bu süreci en başta Türkiye’de bir dönem solun düştüğü önemli bir hata olan orduyla beraber iş tutarak bir şeyler elde etme girişiminden ayırmak gerek. Anlatılan odur ki İran’da durum öyle bir hal alır ki, milyonlara varan kalabalıklar serdengeçti misali kol kola girerek silahlandırılmış kuvvetlerin üstüne doğru yürürler ve en ön sıradakiler birazdan öleceklerini bilmelerine rağmen bu yoldan geri dönmezler ve sadece yürürler, yüzlerce kişi ölür. Süreç öyle bir hal almıştır ki ordudaki insanlar artık kendi evlerinin içinden çıkan eylemcileri verilen emir gereği öldürür hale gelmişlerdir.Ancak bir noktadan sonra şahın ordusundan teçhizat ve asker kayıpları başlar,kırılma yaşanmıştır ve askerler emir eri olmaktan vazgeçip, hakk olanın safına geçmeye başlamışlardır.

    Tabi bu işler nasıl mümkün olur bir muamma; ne yazık ki bu hikayelerin yanında biz bu ülkede bambaşka hikayeler de biliyoruz; 28 Şubat’ta Müslüman ailelere mensup bir çok insan, ’emir eri’ olmayı tercih etti ve memuriyetleri neyi gerektiriyorsa onu yapmaktan geri durmadılar; kadın polisler başörtülüleri yerlerde sürüklemekten hicab etmediler, imam hatiplerdeki bazı öğretmenler bütün varlığıyla çelişecek biçimde 14-15 yaşında kızlara başlarını açmaları gerektiği konusunda baskı yaptılar. Neyse ki bu hocaların bir kısmının döndüklerinde onları evlerine almayacak eşleri vardı.

    Neyse zor meseleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir