Öğün, Çalış, Güvenme! Bir Ölümün Bize Hatırlattıkları

Memleketin sosyal muhayyilesinde devletin tanrısal bir konumu var. Devlete karşı gelinmez, devletin bir bildiği vardır, devletin/şeriatın kestiği parmak acımaz. Devleti korumak için askere gideriz, devleti yaşatmak için vergi veririz. Devletin biz devlet olmayanlar için bir çok görünümü var. Devlet gücüyle hareket eden, onun verdiği hakla “bir şeyleri” temsil eden birilerini daima görürüz. Memur, öğretmen, belediye başkanı, müdür, kaymakam… Ve bütün sorgulanamazlığına rağmen bu kurumla iltisaklı bireylerin kötü bir şeyler çevirdiğine daimi bir inancı taşır gideriz. Memur rüşvet alır, müdür akrabasını kayırır, siyasetçi bir işler çevirir. Muhayyilemizde kendisi kutsal olan devletin bütün görünümleri bir kokuşmuşlukla çevrilidir. Bu yüzden devletlûların dediklerine inanmayız. İktidarda olup da çalıp çırptığını söyleyecek kimse olmamasına rağmen iktidar destekçileri karşı tarafla konuşurken argüman olarak “çalıyorlar ama çalışıyorlar da” der. Gazeteci gözaltında öldürülür, devlet yapmamıştır. Kişi mahkemeye ağzı burnu dağılmış halde çıkar, “düşmüştür”. Kaçakçılığa giden 34 kişi terörist zannedip öldürülür, fail bilinmez. Ülke olarak büyük bir Kurtlar Vadisi içinde yaşar gideriz.Çoklu gerçeklikler alemindeyiz.

Gündelik işler aleminde gerçekleşenler hiç de göründüğü gibi değil. Sanki bir dini anlatıymışçasına devlet katında bütün olayların rengi farklı. Benim iki araba çarpışmış diye gördüğüm, devletsel gerçeklik katında bambaşka şekilde cereyan ediyor. Devlete ana baba dedik diye devlet bizi çocuk yerine koyuyor. Hem de bireyselleşememiş, ufak çocuklar. Devlet bir kaç nesil üstteki iç anadolu köylüsü gibi çocuğunu şımartmayan, “çokça doğsa da tarlaya baktırsam” diyen cinsten. “Bu çocuğun kendi istekleri yoktur, onları ben tayin ederim” diyen cinsten. Zaten köylü çocuğu talepte bulunamaz, köyde sadece yaşamak için kazanma vardır. Kendi başına değilsen de ailen için çalışırsın. Ebeveynlerin gözünde de çocuklar hiç büyümediğine göre boku yedik.

Devlet, çocuğu olarak bize hiçbir zaman gerçeği söylemiyor. “Kendimi bildim bileli” deyince “sen kendini bileli daha kaç gün oldu lan” diye yapıştırıyor cevabı. Düşünebileceğimize inanmıyor. Biz onun için sanki güdülmesi gereken bir sürüyüz. “Bunu halk bilmesin.” Bazı gerçekliklerin bize ağır geleceğini düşünüyor, travmatize olmamızdan korkup hep kaçamak cevaplar veriyor. “Baba ben nasıl doğdum?” “Devleti kurup seni var ettik evladım?” “Baba peki sen nasıl doğdun?” “Ben zaten hep vardım evladım.” Organlarımız henüz tam gelişmedi diye mamayı ağzında ıslatıp veriyor, “yine bu görüşmeden de zaferle döndük evladım,” “kaderleri öyle olduğu için vefat ettiler evladım.”

Buraya kadar dolaylı anlatımla geldik. Çünkü biz doğulular Kelile ve Dimne hesabı yapmadan anlaşamıyoruz. Şimdi doğrudana geçelim. Rabia Naz’ın ölümüne dair şüpheleri twitter olmasaydı bir çoğumuz haber almayacaktık, kaybolup gidecekti. Vatandaş olarak hiçbirimiz orada neler oldu neler bitti gözümüzle görmedik, bilmiyoruz. Bununla birlikte vatandaş olarak şüphelenmemizi gerektiren birçok ayrıntı anlatıyor Rabia Naz’ın babası. Ve biz memurların rüşvet aldığını, müdürlerin adam kayırdığını bildiğimiz kadar bu işte bir yanlış olduğundan şüpheliyiz. Ve devlet yine ağzımıza mamayı dayamaya çalışıyor.

Sevgili devlet biz büyüdük artık!

Devletten duymak istediğimiz “hatırlı kişi”, “vallahi”, “olay araştırılıyor”, “bizzat söz veriyorum”, “bana güvenin” demesi değil. Devletin yapısı itibarıyla sahip olduğu bir güven malesef yok. Devlet bireyler gibi zaman boyunca halkına yalan söylemeyerek, şeffaf olarak kendine güven oluşturmak durumunda. Devlet adına konuşanlar da devlet görevlisi ve görevleri yemin etmek değil, devlet içinde şahsa bağlı olmayan, bağımsız, güçlü birimler oluşturmak. Bu kurumlar oluşturulup bir kaç tane göbeği yeleğinden fırlamış heybetlinin cezalandırıldığını görmedikçe bizim için devletin bütün söyledikleri ihtirazi kayıtlı. 


Öne çıkan görsel şuradan alıntıdır: https://t24.com.tr/haber/rabia-naz-in-babasini-akp-li-nurettin-canikli-nin-sikayet-ettigi-ortaya-cikti,819124

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir