Bir Eylem Tipolojisine Doğru

6 Responses

  1. erim dedi ki:

    Özellikle başka platform, dernek ve gruplardan yazıya yorum yapan olursa çok makbule geçer. Bireysel gözlemleriniz ve fikirleriniz de çok önemli bence.

    Emek ve Adalet Platformu’nun ulaştığı kıstasların nasıl algılandığı da önemli.

  2. şahin dedi ki:

    Ne şiş yansın ne kebap diyosunuz yani öyle mi?

  3. furkangazze dedi ki:

    bu topluluğun samimiyetine araştırdıkça daha az inanmaya başladım.

    bu yazıyı baştan sona okudum. sonuç:

    biraz komünistiz ama solcu gibi görünürsek halk bizi sevmez.

    “biraz müslümanız” ! ama mücahit gibi görünürsek halk bizi sevmez.

    biraz zenginiz ama kodaman gibi görünürsek halk bizi sevmez.

    baya aleviyiz ama alevi gibi görünürsek halk bizi sevmez.

    biraz modernistiz ama gelenekçi görünmezsek halk bizi sevmez.

    biraz evrenseliz ama yerel görünmezsek halk bizi sevmez.

    biraz “özgürlükçüyüz” yani meşrebimiz geniş, ahlakımız batılı ama öyle görünürsek halk bizi sevmez.

    • mustafa emin dedi ki:

      furkan kardeş sen de bizi sevmemişin işte. insanların çeşit çişit meşrebi olur. samimiyeti neye göre test edeceğiz? sen de gelmemişin, soframıza misafir olmamışın, ama maşallah pek bonkörsün. e hani izan, hani insaf?

    • Ali dedi ki:

      bu yazı “halkçı eylem nasıl olur?” sorusuna cevap vermeye çalışmaktadır. mesele, halk yardakçılığı ya da halka yaranma çabasından ziyade şudur: halkın taleplerinin, bizzat halkın inançlarına, kelimelerine, diline, adabına, usûlüne, görgüsüne uygun, yadırgamayacağı, yabancılamayacağı bir biçimde, bizzat sorunun muhatapları tarafından veya en azından sorunun muhataplarının katılımıyla dile getirilmesi. “halkçı eylem”den bu anlaşılmalıdır. Halkçılık derdinizde samimi değilseniz, bu tür bir eylemi organize edemezsiniz. Sürecin başından sonuna kadar insanları kandırmanız gerekir. Yani halkçı eylem, samimiyet olmadan başarılabilecek bir şey değildir zaten. Ama plan program olmadan başarılabilecek bir şey de değildir.

      geçen seneki “Otel Önü İftarları” ve bu seneki ilk iftar değil belki ama 28 temmuz 2012 cumartesi akşamı fatih’te saraçhane parkı’nda yapılan “işçi buluşması iftarı”nın “halkçı eylem tipi”nin şimdiye kadarki en iyi örneklerinden biri olduğu kanaatindeyim.
      orada “aşırı politik” ya da “angaje” olmayan sıradan insanlar, kendi dertlerini, tecrübelerini, yaşadıklarını soyut kavramlarla değil günlük dilimiz, kendi kelimelerimizle, tanıdık bir atmosfer (park, piknik, yer sofrası, özellikle de iftar) içinde dile getirdiler. Konuşmaları dinleyen insanlar da duyduklarına bir anlam verebildiler. Konuşanların sadece kelimelerini değil, duygularını da tanıdılar.
      kamuya açık bir davet düzenleyenler kimseye gelme diyemez. ama belli kişilere gel diyebilir. davet söyleminin içeriği, ortamın şekli şemaili de zaten kimin geleceğini büyük ölçüde etkiler, belirler. ailesiyle gelenlerin oranına bir bakın lütfen. bu önemli bir ölçüdür. gayet de “samimi” orada herkes. samimiyetsizlik arayan sizsiniz. arayan bulur, ne diyelim. eğer oraya halk gelmiş ve derdini anlatmışsa, kim daha neyin derdinde allah aşkına?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.