Davutpaşa Davasında Karar

manset

2008’da Davutpaşa’da bir atölyede gerçekleşen patlamada 21 kişi ölmüş, 115 kişi yaralanmıştı.

Savcılığın görevlendirdiği bilirkişi heyeti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Zeytinburnu Belediye Başkanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve BEDAŞ Genel Müdürlüğü’nü de sorumlu tutan bir rapor yazdı. Ancak dava “ne hikmetse” bir türlü açılamadı.

Yakınlarını kaybeden aileler ve onlara destek veren bir avuç gönüllü avukat, davayı açtırabilmek için bile iki yıl uğraştı. Nice yürüyüşler, nice protestolar, nöbetler ve dilekçeler…

O günden bugüne altı yıl süren bir hukuk ve adalet mücadelesi verdiler. Kimi kardeşini, kimi eşini, kimi evladını o gün orada kaybetmişti.

Bugün bu uzun davanın karar günüydü.

Soma katliamından altmış, Zeytinburnu’nda bir başka atölyede yaşanan patlamada üç kişinin ölmesinden üç gün sonraydı.

Sabah başlayan duruşmaya öğlen ara verildi ve aileler önceden duyurdukları üzere 13:00’te Bakırköy Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.

“Tüm sorumluların yargılanmasını istedik, bunun için mücadele ettik” dedi avukatları. Devlet yetkililerinin kusursuz olduklarına yönelik savcılık mütalaasına neden ve nasıl karşı çıktıklarını anlattı.

“Ölüler konuşmak ister, ölüler bugün fısıldıyor, adalet istiyor” dedi ve ekledi: “Bizim de bugün tek istediğimiz şey adalet.”

Zeytinburnu’nda üç gün önce gerçekleşen patlamada Davutpaşa’nın bir kopyasının yaşandığını, devletin, o atölyeye hizmet götüren devlet kurumlarının sorumluluğu bulunduğunu ancak bunun reddedildiğini belirtti.

Kardeşini kaybeden Hakkı Güleç konuştu sonra:

“Altı yıldır uğraştık. Sevdiklerimizi geri getiremeyeceğiz ama Türkiye’de iş cinayetlerini önlemek veya en aza indirmek için uğraştık. Davutpaşa bir emsaldir. Hakimin burada vereceği karar ya iş cinayetlerine bir dur diyecek ya da cinayetlere yol verecek. Zeytinburnu Belediye başkanlığının bu işte nasıl sorumluluğu olmaz? Bilirkişi raporunda belirtilen bütün sorumluların yargılanmasını istedik biz. Keşke hakimler ve savcılar da bizim kadar üzülseler. İlk savcımız iyiydi, sonra üç kere savcımız değişti. Biz neden AİHM’e gitmek zorundayız? Kendi ülkemizde adaleti bulamayacak mıyız? Partileri ve sivil toplum örgütlerini de kınıyorum, bugün burada bizimle olmaları gerekirdi diye düşünüyorum.”

Patlamada eşini kaybeden Hikmet Günalan sözü aldı kısaca ve “Eşim bana üç çocuk bıraktı. Birilerinin fazla para kazanma hırsı bizim kaderimiz olmasın” dedi.

Avukat Erbay Yucak da üç gün önce Zeytinburnu’nda yaşanan patlamada belediyenin yine ruhsatsızlık savunması yaptığını söyledi. Yani işyerinin ruhsatı olmadığını, bu yüzden de belediyenin sorumlu tutulamayacağını terennüm etmişler bir kez daha devlet büyüklerimiz. Yucak, ruhsatsızlığın belediyeyi aklamak şöyle dursun, belediyenin sorumluluğunu yerine getirmekten ne kadar uzak olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.

Açıklamanın ardından devam edecek mahkemeye girmek üzere aileler ve avukatlar alandan ayrılırken biz de adliyeden ayrıldık.

Saat 17:00’de mahkeme bitti ve kadar açıklandı.

Dönemin Zeytinburnu Belediyesi Zabıta Müdürü ile Ruhsat ve Denetim Müdürü olan iki sanık, yedi buçukar yıl hapis cezası aldı.

Yargılanan üç şehircilik müdürünün cezaları, 20 ile 30 bin lira arasında farklı miktarlardaki para cezalarına çevrildi.

Bina sahibi iki kardeş, beşer yıl hapis cezası aldı.

Zeytinburnu Belediye Başkanı ve dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge müdürü ise beraat etti.

İlk bilirkişi raporu tarafından sorumluluğu bulunduğu ifade edilen İBB başkanının yargılanması, Danıştay’ın müsaade etmemesi sebebiyle zaten mümkün olmamıştı.

Bu karar üzerine Hakkı Güleç “Altı yıldır adalete cansuyu taşıdık ama adalet yüzünü iş cinayetinde hayatını kaybedenlere dönmedi” derken, patlamada eşini kaybeden İdris Çabuk ise şöyle konuştu:

“Karar bizi tatmin etmedi. Davayı takip etmeseydik bu sonuç da alınmayacaktı. Bizim davamız emsaldir.”

Davutpasa karar (2)

manset

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir