‘O kadar yoruluyoruz, niye hakkımızı bırakalım?’ – İktibas

Arkadaşımız Betül Kocaaslan’ın inşaatlara temizliğe giden ve ücretlerini alamadıkları için direnişe çıkan işçiler hakkında  Kadın İşçi için hazırlamış olduğu özel haberi iktibas ettik. İlginize sunuyoruz.


İstanbul Kartal’da bulunan Referans Kartal Loca inşaatında biten daireleri temizleyen temizlik işçisi kadınlar, iki aydır ücretlerini alamıyor. İnşaatın yüklenici firması Kiler Holding, temizlik işlerini yürüten taşeron şirket ise Arma Temizlik. Sigortasız çalışan kadın işçiler, gasbedilen hakları için geçen hafta, Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş sendikalarıyla birlikte Kiler Holding’in bulunduğu Sapphire AVM önünde eylem yaptı.

Ücretleri gasbedilen kadın işçilerden Şaziye ve Gülşah ile konuştuk.

‘Yemeğimizi kendimiz götürüyoruz’

Şaziye 50 yaşında, Sinoplu. 13 yıl önce başlamış inşaatlara temizliğe gitmeye. İlk önce kendisi bireysel olarak temizliğe gidiyormuş, yaklaşık 10 yıldır ise temizlik işçisi kadınları ayarlayıp grup halinde inşaatlara götürüyor. Yani şirketlerle sözleşmeleri Şaziye yapıyor ve ihtiyaç olan sayıda kişiyi bir araya getirip inşaatlara götürüyor.

“Kendim temizliğe gidiyordum, haftalık anlaşıyordum, haftalık paramı ödüyorlardı. 37 yaşından beri çalışıyorum, lokantalara gittim, ofislere gittim, gelen işlere gidiyordum. Tek başıma gidiyordum, eleman götürmüyordum. Bu 10 senenin içinde karar verdim, 10-15 eleman götürmeye başladım.”

Temizlik için oluşturduğu ekipteki kadınları nasıl bulduğunu soruyoruz, şöyle anlatıyor:

“Beni tanıyan bir arkadaş, arkadaşına söylüyor, o başka arkadaşına söylüyor, böyle zincirleme gidiyor. Bir mahalleden 20 kişi biliyor beni.”

Şaziye, hem temizlik yapacak kadınları hem camcıları hem de servis elemanlarını ayarlıyor aslında. Şaziye’nin ücretine servisçiye ödeyeceği ücret de dahil oluyor. Çalışma saatlerini ve koşulları ise şöyle anlatıyor:

“Servisçi bizim köylüydü, iki araba götürüyordum, bana verdiği fiyatı ben ödüyordum. Günlük 650 TL kazanıyordum, servis parası da bana aitti. Sabah 8’de işbaşı yapıyorduk, akşam 5’te çıkıyoruz. Kendi yemeğimizi evden kendimiz götürüyorduk, öğlen yemeği olmuyor. Kahvaltıyı kendin götürüyorsun. Ben çay, şekeri evden götürüyordum, yeter ki elemanım çalışsın, güzel para kazansınlar. Elemanlara 450 TL yevmiye veriyordum ben, eleman başı 50 TL alıyordum.”

“İnşaatlar bittikten sonra boş daireleri temizliyoruz. Kadınların bazılarının kocası içeride, bazıları kirada, bazılarının kocası evde hasta. Yani bayağı mağduruz…”

Şaziye

‘10 günde 150 daire temizledik, paramızı vermediler’

Bu son çalıştıkları Arma Temizlik’le ilgili yaşadıkları süreci sorduğumuzda, 10 günde yaklaşık 150 daireyi temizlediklerini fakat ücretlerini alamadıklarını belirtiyor, şirketten 81 bin lira alacakları var işçilerin:

“Bir adam beni aradı, ‘Bir yerde iş var’ dedi, o Arma Temizlik’ten Hatice Hanım’ın numarasını verdi. Hatice Hanım’la tanıştık. ‘Burada 10 günlük iş var’ dedi, sözleşmeyi yaptık. Camcıya ne kadar verecek, elemanlara ne kadar verecek, bana ne kadar verecek, konuştuk. 150 daireyi filan temizlemiştik, son 30 daire kalmıştı. ‘Onları da bitirin, teslimat olunca paranızı vereceğiz’ dediler. Ben ’10 günlük hesabımızı kapatalım, ondan sonra elemanları çağırıp, kalan daireleri üç günde teslim ederim’ dedim. ‘Tamam Şaziye Hanım, karşıdan para gelmiyor’ dedi. Sonra Hatice Hanım ortadan kayboldu bir anda, ortadan kaybolmuş, ödemelerimiz yapılmadı. Arma Temizlik firması ‘Neden eylem yapıyorsunuz, ismimizi kötülüyorsunuz’ diye kızıyor bize. O zaman paramızı versinler. Şu an 81 bin 250 lira alacağımız var. Mayıs ayında başladık biz işe, o zamandan beri ödeme alamadık.”

Şaziye ilk kez bu şekilde ücretini alamadığını ve mağdur olduğunu söylüyor. İnşaatlarda temizliğe giden kadınların çok zor şartlar altında çalışıp yorulduklarını ve şimdi emeklerinin karşılığını alamadıkları için kendisinin de onlara karşı zor durumda kaldığını anlatıyor:

“Ben 10 senedir eleman götürüyorum, çalıştırıyorum. Bu zamana kadar hiçbir yerde param kalmamıştı. İlk defa böyle mağdur bir durumda kaldım. İnşaatlara, boş dairelere gidiyoruz hep. İnşaatlar bittikten sonra boş daireleri temizliyoruz. Kadınların bazılarının kocası içeride, bazıları kirada, bazılarının kocası evde hasta. Yani bayağı mağduruz… Başka bir işe çağırdılar ama gitmedim, bu parayı almadan rahat edemem. Geceleri yatamıyorum. Zor bir şey yani. Ben kimsenin yanında mağdur kalmak istemiyorum. Bu parayı ödesem dünyanın en mutlusu ben olurum, inanın.”

 

‘Şirket zarardaymış, beni ilgilendirmez ki’

Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş sendikalarıyla Şaziye’nin hak gaspına uğrayan inşaat işçisi bir akrabası aracılığıyla tanışmışlar. Bayramdan önce, 23 Haziran Cuma günü sendikalar, Kiler Holding’in olduğu Sapphire AVM önüne eylem çağrısı yapmıştı; o gün işveren, görüşme için işçileri çağırmış. 81 bin TL alacakları olmasına rağmen şirket 40 bin TL teklif etmiş, işçilerle de görüşerek bu teklifi kabul etmemişler.

“Ofise gittik görüşmeye; temizliğini yaptığımız daireleri, anlaşmayı, kaç para alacağımın belgelerini gösterdim. Sonra 40 bin lira teklif ettiler, sendikacılarla birlikte kızdık, çıktık. 200 bin zarardaymış şirket, beni ilgilendirmez ki, ben yevmiyemin peşindeyim. ‘Ben temizliğimi yaptım, hakkımı istiyorum’ dedim, ben bir kuruş fazla istemiyorum ki.”

Şaziye son olarak haklarını alana kadar eylemlere devam edeceklerini ve herkesin de onlara destek olmasını istediğini söylüyor.

35 yaş üstü genelde. 50 yaşında da var, 65 yaşında bir kadın da var gelen. Bizim gibi insanlar hiç çıkmamış dışarı. Dışarda çalışma hayatımız yoktu. Böyle olunca hepimiz birbirimize güveniyoruz, gidiyoruz, daha güvenli oluyor bizim için.”

Gülşah

‘Bu iş daha güvenli geliyor’

Gülşah ise 52 yaşında, Bingöllü. Sultanbeyli’de oturuyor. İki yıldır inşaatlara temizliğe gidiyor. 10 yıl öncesine kadar evinin bir kısmında tuhafiye dükkânı işletiyormuş. Eşi KOAH hastası olduktan sonra dükkânı bırakmış ve onun bakımıyla ilgilenmeye başlamış. Fakat son iki yıldır maddi sıkıntılardan dolayı temizlik işlerine gitmeye başlamış.

Gülşah, kadın grupları olarak gittikleri temizlik işlerinin ona daha güvende hissettirdiğini, o yüzden bu işleri tercih ettiğini anlatıyor:

“Hep böyle inşaat işlerine gittim, hep böyle kadınlarla gittim. Tek ev işlerine gitmedim. Çünkü gidemiyorum, bu yaşa geldim, hiç yalnız bir yere gitmedim. Bu temizlik şirketlerinde servis kapıdan alıyor, kapıya bırakıyor ya, daha güvenli geliyor. Az ücret de alsak yine bayanlarla çalıştığımız için daha iyi oluyor.”

Gülşah’ın oturduğu Sultanbeyli’de inşaatlara temizliğe giden çok kadın varmış. Kadınların yaşları 35 ile 65 arasında değişiyormuş. Önceden çalışma hayatına katılmamış olan kadınların, kadınlarla birlikte gidildiği için bu işi tercih ettiklerini de ekliyor Gülşah:

“Bizim burada çok giden var. Dükkândan dolayı beni çok biliyorlar, tanıyorlar. Ben gidince hepsini çağırdım. Yaşı büyük olanları devamlı işlere almıyorlar zaten. 35 yaş üstü genelde. 50 yaşında da var, 65 yaşında bir kadın da var gelen. Bizim gibi insanlar hiç çıkmamış dışarı. Dışarda çalışma hayatımız yoktu. Böyle olunca hepimiz birbirimize güveniyoruz, gidiyoruz, daha güvenli oluyor bizim için.”

İş bulma süreçlerini ise şöyle aktarıyor:

“Benim komşum bir işe gidiyordu, o komşumla gittim ilk işe. Ondan sonra telefonum her yere gitmiş, herkes her yere çağırıyor yani.”

‘Günde üç daire istiyorlar’

Son çalıştığı işte günde iki daire temizlediğini ama kimi işlerde günde üç daireyi temizlemeleri için zorladıklarını anlatıyor:

“Ben oraya 10 gün gittim, günde her birimiz iki daire yapıyorduk, 20 daire teslim ediyorduk bir günde. Onların hepsinin teslimatını veriyorduk bir günde. Boş daire olduğu için mecbursun, ‘Bitireceksin’ diyorlar. Eğer evin kabasına gittiysen, yerlerde harç varsa harcını kazıyacaksın, bez ile dolapların içini siliyorsun, yerlere vileda atıyorsun; duşakabinleri, banyoları, hepsini yapıyorsun. 1+1, 2+1 daireler yapıyoruz genelde. Bazı yerlere gidiyorduk, ‘Günde üç daire çıkaracaksın’ diyorlardı. Çabuk çabuk yapmak zorundasın yani.”

Temizlik işinde çok yorulduklarını ve doğru düzgün dinlenmeye vakit bulamadıklarını ekliyor:

“Akşama kadar ter döküyoruz, o kadar yoruluyoruz, dinlenmeye zaman bulamıyoruz. 15 dakika çay molamız var, bir saat yemek molamız var, başka hiçbir dinlenme yok. Biz akşama kadar çalışıyorsak, yoruluyorsak niye hakkımızı bırakalım?”

“(Eşim) sürekli makineye bağlı, o makine de çok fazla elektrik harcıyor işte. Süpürgeyi, bulaşık makinesini çalıştırmıyorum ki cereyanım çok gelmesin. Ama o makineden dolayı 500 liraya yakın cereyan parası geliyor bana.”

Gülşah

‘Emekli aylığı neye yetiyor ki…’

Gülşah, Şaziye diğer işlere göre daha fazla yevmiye verdiği için bu işi kabul ettiğini, eşinin hastalığından dolayı hem sürekli işe gidemediğini hem de maddi olarak geçinmekte zorlandıklarını söylüyor:

“Günlük 380, 400 lira veren yerler vardı, Şaziye Hanım da ücreti 450 lira yaptı. Beş kuruş nerde fazlaysa ben de orayı tercih ettim. Hastam var, arada gidiyorum, arada gitmiyorum, mesela bir haftadır ben gitmiyorum, bir hafta bayramdan önce gidemedim. Eşim sürekli hasta olduğu için her zaman gidemiyorum. Şimdi de çok kötü, ambulansı çağırıp hastaneye götüreceğim. E işte sürekli gidemediğim için, beş kuruş nerede fazlaysa oraya gideyim dedim ama oradan da ne yazık ki paramı alamadım.”

KOAH hastası eşinin bakımının epey zor olduğunu ve geçinme derdinin üstüne bir de tedavi ve ilaç masraflarının eklendiğini söylüyor Gülşah. Eşinin 7 bin 500 TL emekli aylığı ve Gülşah’ın ara sıra gittiği temizlik işlerinden kazandığı paralarla geçinmeye çalışıyorlar. Özellikle eşinin bağlı olduğu oksijen cihazından dolayı elektrik faturasının çok fazla geldiğinden yakınıyor:

“Onun da bakımı zor. İlacı, tedavisi, her şey masraf. Emekli aylığı yeni 7 bin 500 lira oldu, o da neye yetiyor ki? Ben onla ev mi geçindireyim, faturaları mı ödeyeyim? Cihaz çalıştığı için dünyanın cereyan parası geliyor zaten. Cihaz çalıştıranlara indirim yapılıyormuş normalde, gittim başvuru yaptım, ‘Emeklisin, sana olmaz’ dediler. Yetmiyor ki para hiçbir şekilde. Sürekli makineye bağlı, o makine de çok fazla elektrik harcıyor işte.”

Gülşah, sırf elektrik faturasından tasarruf edebilmek için süpürge ve bulaşık makinesini çalıştırmamaya başlamış:

“Süpürgeyi, bulaşık makinesini çalıştırmıyorum ki cereyanım çok gelmesin diye. Ama o makineden dolayı 500 liraya yakın cereyan parası geliyor bana.”

 

‘Her eyleme gideriz, bu bizim doğal hakkımız’

İşte Gülşah tüm bu maddi sıkıntılarla boğuşurken, eşinin iyi olduğu zamanlarda temizlik işlerine gidiyor. Ve bu son gittiği işten emeğinin karşılığını alamadığı için çok mağdur olmuş, haklarını ödemeyen şirkete çok kızgın:

“Biz orada çalışıyoruz, hakkımızı niye alamayalım, hakkımızı niye istemeyelim ki? Mesela ben şu an işe gidiyorum ama KOAH hastası cihaza bağlı bir eşim var, ihtiyacım olmasa ben niye onu bırakıp gideyim? Gittim, 10 gün çalıştım, o parayı oradan almayınca ne yapayım ben?”

Şirketin genel merkezi önünde yapılan eyleme hakkını aramak için gittiğini, yine eylem olursa yine katılacağını belirtiyor:

“Bir iki kez de eyleme gittik karşıya, holdingin önüne. ‘Eylem olursa ben gelirim’ dedim. Bizim bu doğal hakkımız değil mi? Biz bayramdan önce gittik, ‘Tamam 12’ye kadar öderiz ‘dediler. Şaziye Hanımlar görüşme için iki saatlik yola gittiler, 40 bin lira teklif etmişler. 40 bini sen kime veriyorsun, ‘Kabul etme, alma’ dedik. Her birine 1’er milyar bile düşmez, temizliğe 15 kişi götürüyor, 20 kişi götürüyor. Hakkımızı istiyoruz, hakkımızı bırakmayız. Kaç kere de çağırsalar gideriz, hepimiz de paramızın peşindeyiz.”

Lüks rezidansların, evlerin inşaatlarında daireleri temizleyen kadın işçiler, zor şartlarda, maddi koşulların ağırlığı altında çalışmak zorunda. Emeklerinin en temel karşılığı olan ücretleri ise gasbedilmiş durumda. Kadın işçilerin ücretini gasbeden Kiler Holding ve taşeron şirket Arma Temizlik derhal kadınların ücretini ödemeli. Ücretler ödenene kadar eylemler devam edecek. Biz de temizlik işçisi kadınların hak mücadelesine destek olalım, seslerini yükseltelim.


Yazının kaynağına bu adresten ulaşabilirsiniz.

Fotoğraflar: Dev Yapı-İş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir