Kuran’dan Notlar – İslam’da Cihad Niçin Yapılır?

“1. De ki: “Ey kafirler, 2. tapmam o taptıklarınıza! 3. Siz de benim kulluk ettiğime tapanlardan değilsiniz. 4. Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza. 5. hem de siz, benim kulluk ettiğime tapıcılardan değilsiniz. 6. Size dininiz, bana dinim (sizin dininiz size, benim dinim bana)!” Kafirun Suresi (Elmalılı Hamdi Yazır Mealinden)

“14. İman edenlere söyle: Allah’ın cezalandıracağı günlerin (geleceğin)i ümit etmeyen kimseleri bağışlasınlar; ta ki (Allah) her kavmi kazandıkları ile cezalandırsın. 15. Her kim iyi bir iş yaparsa kendi yararınadır, her kim de kötü yaparsa kendi aleyhinedir. Sonra hep döndürülüp Rabbinize götürüleceksiniz.”  Casiye Suresi (Elmalılı Hamdi Yazır Mealinden)

Şimdi Kafirun Suresi’ndeki 6. ayeti ne yapacağız? “sizin dininiz size, benim dinim bana”… Bu bir hoşgörü cümlesi midir? Yani kafirleri istedikleri gibi yaşamakta serbest mi bırakmaktadır bu cümle? Peki o zaman en son inen sure olan Tevbe Suresi’nin meşhur 5. ayetini ne yapacağız: “o müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün”

İlk kitabımdan beri Tevbe 5’in bağlamından tamamen kopuk anlaşıldığını söylüyorum. Onun için o ayeti burada tekrar etmeyeceğim. Ya da Bakara Suresi’ndeki meşhur “dinde zorlama yoktur” ayetini… Tüm Müslümanlarımız bu iki ayeti de bilir. Fakat Kuran’ı hadisle anlamlandırdıkları için ve hadisler de “insanlar la ilahe illallah diyene kadar insanlarla savaşmakla emrolundum” dediği ve Tevbe 5’in çarpık okuması da hadisin bu hükmünü desteklediği için Allah’a inanmayan ya da putlara tapan insanların hakkının kılıç olduğuna inanır. Peki biz sahi “la ilahe illallah diyene kadar insanlarla savaş” hadisini, eğer uydurma değilse, doğru anladık mı?

Tefsir ilminde nasih-mensuh diye bir bölüm var. Özetle Kuran’ın sonra inen ayeti önce inen ayetinin hükmünü ortadan kaldırabilir diyor bu doktrin. Ama bu nesih doktrinini olduğu gibi kabul edeceksek Kuran’da çelişkilerin olduğunu da kabul etmemiz gerekir ki bu da Kuran’ın “bende çelişki yok” hükmüne aykırı.

Kuran’da çelişki melişki yok. Ve Bakara Suresi’nin dediği gibi dinde zorlama morlama da yok. Tevbe 5 ise ilk kitabımdan beridir söylediğim üzere kökten yanlış anlaşılmış. Çünkü ayet pasaj bütünlüğü içinde okununca öldürülmesi gereken müşrikler, tüm müşrikler değil, yaptığı barış sözleşmesine defalarca ihanet etmiş ve Müslümanları defalarca arkadan vurmuş müşriklerin karar verici liderlerinden ibaret. Biraz savaş adaleti felsefesine bakarsanız bu idam hükmü de son derece adil bir karardır.

Şimdi yukarıda Casiye Suresi’nden aktardığım ayetlere bakın. Allah Müslümanlara kafirleri bağışlamaları gerektiğini söylüyor. Ta ki Allah herkese kazandığının yani herkesin kendi eyleminin cezasını versin. Sonraki ayette ise mümin ya da kafir herkesin eyleminin karşılığını ahirette göreceğini söylüyor.

Casiye Suresi’ndeki bu pasaj bu surenin ağırlık merkezidir. Yani Allah herkese eyleminin karşılığını verebilsin diye Müslümanlar kafirleri bağışlamak zorundadır. Yani Müslümanlar kafirleri eylemlerinde serbest bırakmak zorundadır demek bu ayet. Çünkü eğer İslam’ın hükümran olduğu bir toplumda eğer Müslümanlar kafirlere baskı yapar da kafirler istedikleri eylemleri yapamazlarsa Allah da ahirette kimseye iyi ya da kötü eylemlerinin karşılığını veremez. Kısa konuşursak Casiye Suresi’ndeki bu pasaja göre İslam’ın hükümran olduğu bir siyaset Allah’ı reddeden herkesin eylemlerinde özgür olduğu bir siyasettir. Hatta ayetin mantığını ve ruhunu gözetirsek, sadece eylemlerinde serbest olduğu değil, devletin kafirler istedikleri gibi yaşayabilsinler diye kafirlere özgürlük olanakları yaratılan bir siyasettir İslam siyaseti.

Yani siyasal olarak İslam’ın hükümran olduğu bir devlette inansın inanmasın herkesin özgürlüğü garanti altındadır. Ve devlet inansın inanmasın herkese istediği gibi eyleyebilsin diye olanaklar yaratmak zorundadır. Yani John Stuart Millerin, John Lockeların getirdiği yerden bir adım daha ileridedir İslam’ın özgürlüklere bakışı.

Elbette ki böylesi bir siyasette özgürlüklerin sınırı tartışma konusu olacaktır. Aynı John Stuart Mill’de olduğu gibi. Fakat önce özgürlüklere saygı ruhunu kazanmamız gerekiyor.

Buradan bakınca İslam’da cihad, yani İslam’ı yeryüzüne hakim kılma savaşı, tikel bir dine zorla itaat ettirme savaşı değildir. Cihad ayetlerini dikkatli okuyun. Cihadın amacı sadece ve sadece zulmün, baskının ve sömürünün ortadan kaldırılması içindir. Yoksa insanlara zorla din dayatmak için değil.

Hazret-i Peygamber’in kendi çağında putları kamusal alandan temizlemiş olması İslam’ın evrensel gayesinin herkesi Müslüman yapmak olması değildir. Mekke’de putlar bireysel bir tercih olmaktan çok öte, toplumsal bir baskı sisteminin temel bileşenleriydi. Bu sebeple putların kamusal bağlayıcılığı ortadan kaldırılmak zorundaydı. İşte bu sebeple Hazret-i Peygamber Mekke’yi fetheder fethetmez “putlardan ve atalardan intikal eden tüm hiyerarşiler kaldırılmıştır” demiştir. Yani “beyazın siyaha, erkeğin kadına egemen olduğu bir sistem kaldırılmış ve herkes haklar yönünden eşit olmuştur” demektir bu. Hazret-i Ebubekir’in günahı sadece zekatı reddetmek olanlarla savaşı da burada anlam kazanır. Çünkü zekatı reddetmek fakirlerin zenginlerin boyunduruğunda olduğu bir sistemi devam ettirmek anlamına geliyordu. Ebubekir bu sapık doktrinle savaştı.

İşte bunu anlattıktan sonra Hazret-i Peygamber’e atfedilen hadisi de doğru yorumlayabiliyoruz. Yani eğer “İnsanlar Allah’tan başka egemen yoktur, diyene kadar insanlarla savaşmakla emrolundum” cümlesi herkes zorla Müslüman olsun diye değil, bir siyasal değerler manzumesinin herkese hükmetmesi içindir. Yani kimsenin kimseden emir almadığı ve kimsenin, kimsenin boyunduruğuna bağlı olmadığı bir siyasal değerler sisteminin kabulü demektir “Allah’tan başka egemen yoktur” demek. Yoksa eğer bu hadis, eğer uydurma değilse, herkesin zorla Müslüman yapılması anlamına gelseydi, biz Kuran’dan ve Sünnet’ten hareketle nasıl olup da teslise inanan Hıristiyanlara zımmi statüsü verebilirdik ki? Hıristiyanlar Müslüman olana kadar onlarla savaşmak zorunda olurduk. Yani Kafirun Suresi’ni Casiye Suresi’yle beraber okuduğumuzda karşımıza şu çıkar: İslam’da cihad, inansın veya inanmasın herkese özgürlük getirmek içindir.

*Öne çıkan görsel: Michalengelo’nun David and Goliath adlı tablosu. (Editör Notu)

1 Response

  1. Münir dedi ki:

    Cihad nedir ve nasıl olmalıdır tartışması özellikle Yeni Zelanda gibi saldırıların yaşandığı ve dinsel şiddetin pervasızca sergilendiği bir zamanda oldukça önemli. Bu tartışma sürmeli ve açılmalı. Esat Bey’İn daha çok yazması dileğiyle.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir